3 Mart 2016 Perşembe

Ohri

Ohri

Ohri (Makedonca: Охрид Ohrid; Arnavutça: Ohri veya Ohër; Yunanca: Αχρίδα, Ahrída), yaklaşık 42.000 kişilik nüfusu ileMakedonya'nın en büyük sekizinci kentidir. İçinde bulunduğu eş isimli belediyenin idari koltuğudur ve ülkenin güneybatısında,Ohri Gölü'nün kenarında, Arnavutluk sınırına gayet yakın bir konumda bulunmaktadır.

Ohri, yaklaşık 220.000 kişilik nüfustan oluşan Güneybatı Bölgesi'nin iktisadi, kültürel ve dinî merkezi ve Ohri Gölü'ndeki en büyük yerleşimdir. Kent yakınlarında Makedonya'nın iki uluslararası havalimanlarından biri olan Ohri Havalimanı bulunmaktadır.
Günümüzde Ohri turizm kenti olarak tanınır. İyi muhâfaza edilmiş eski kenti, Orta Çağ dönemine dayanan hisarları, yüksek sayıdaki kiliseleri, manastırları ve câmiîlerinin yanı sıra büyük, milyon yaşındaki gölü sadece Balkan ülkelerinden gelenleri değil, tüm Avrupa'dan ve Asya'nın bazı ülkelerinden gelen yabancıları kendine çekmektedir. UNESCO, 1979 yılında Ohri Gölü'nü, bir sene sonra da Ohri kentini UNESCO Dünya Mirasları listesine ekledi

Coğrafya

Makedonya’nın güneybatısında, Güneybatı Bölgesi sınırları içinde yer alır. Ohri Gölü’nün kuzey kısmında konumlanan şehir,Makedonya'nın en turistik bölgesinin içindedir. Balkanlar’ın birçok ülkesinden (özellikle denize kıyısı olmayan (Kosova veSırbistan) turist, tatillerini geçirmek için Ohri bölgesini tercih eder.

Tarih

Erken tarih

Arkeolojik bilgilere göre Ohri bölgesi 6000 yıllık bir yerleşim tarihine sahiptir. Bölgede bilinen ilk yerleşimciler Frigler ve Enheleler olarak belirtilir. MÖ 4. yüzyılda Ohri, Makedonya kralı II. Filip’in egemenliğine geçmiştir.[3]
6. asırda Slavlar bölgede küçük idâri yapılar kurmuşlardır. Bu Slav bölgeleri 785 yılında 6. Konstantin tarafından Doğu Romasınırlarına katılmıştır.
867 yılında şehir, Bulgarların egemenliğine girmiş; 990-1015 yılları arasında da Ohri, Birinci Bulgar Devleti’nin başkenti olmuştur.[4]Sonrasında, 1018 yılında Doğu Romalılar şehri tekrar ele geçirmişlerdir.

Osmanlı İmparatorluğu dönem

Ohri 1395 yılında Osmanlı İmparatorluğu sınırlarına katılmıştır.[3][5] Türk dönemiyle beraber Ohri’de büyük değişiklikler yaşanmıştır. Şehir, 18. yüzyılda ticari olarak yükselmiştir.
Şehrin de dâhil olduğu bölge 19. ve 20. yüzyıl içinde Osmanlı İmparatorluğu topraklarının hareketli kısmında yer almıştır. 1906’da Selanik’te kurulan “Osmanlı Hürriyet Cemiyyeti” önemli bir harekettir. Gizli bir hareket olarak hücre esasına göre örgütlenen cemiyet kısa sürede Manastır kolunu oluşturarak Resne, Ohri, ÜsküpGevgeliSerezEdirne ve Dramaşubelerini açmıştır. Büyüyen cemiyet 1907 yılında Avrupa koluyla birleşerek “Osmanlı Terakki ve İttihat Cemiyyeti” adını almış ve hızla örgütlenmeye devam etmiştir. 1900’lü yılların başında Makedonya ve Ohri’de birçok gelişme yaşanırken Türk-Müslüman unsurun içinden çıkan İttihat ve Terakki Cemiyyeti’nin giriştiği hürriyet mücadelesi mevcut hükümete büyük bir yük getirecek, onların faaliyetlerini araştırıp engellemek için Rumeli’ye kuvvet sevk edilecektir. İttihat ve Terakki’ye dolayısıyla meşrutiyet mücadelesine en yoğun destek veren bu anlamda devleti uğraştıran yerlerden birisi de Ohri’dir. Süleyman Kâni Bey’in Ohri Kaymakamlığı görevi sırasında Yüzbaşı Mısırlı Aziz Bey Ohri’de bir “Cemiyet-i İslamiye” kurmuştur. Yüzbaşı Aziz Bey, Bulgar komitecilerinin verdikleri zararlara Müslümanların da aynı şekilde karşılık vermeye hakları olduğunu her fırsatta dile getiriyor ve ortak bir tavır için teşvikte bulunuyordu. Halkın sabrı taşmış olduğundan eşraftan bazı kişilerle Aziz Bey arasında “zarara zarar, kana kan” esasına dayalı bir “Cemiyet-i Hususiye-i İslamiye” kurulması konusunda anlaşma sağlanmıştı. Mayıs 1907'de kurulan ve idare heyetini Yüzbaşı Aziz Bey, Debreli Muharrem Ağa, Ohrili Sami, Şaban Ağazade Lütfi, İsmail Ağazade, Sabri Efendilerin oluşturduğu bu cemiyet önce icraat için beş kişilik bir İslam çetesi teşkil etmiş daha sonra bu sayı yediye çıkarılmıştır. İlk icraat olarak 22 Temmuz 1907 günü bir Müslüman çiftliğine saldıran üç Bulgar pusuya düşürülerek öldürülmüştür. Daha sonra da bu tarz eylemler devam etmiştir. Bulgarlar verilen karşılık üzerine Meşrutiyetin ilanından üç ay önce saldırılarını bırakmak zorunda kalmışlardır. Ohri’deki bu İslam Cemiyeti Nisan 1908’e kadar faaliyetlerine devam etmiş, bu tarihten sonra İttihat ve Terakki Cemiyeti perde arkasından çıkarak işleri doğrudan ele almıştır. İttihat ve Terakki teşkilâtlanma aşamasını Ohri’de bu şekilde takibata uğramadan rahat geçirmiştir.[6]
19. yüzyıla gelindiğinde Ohri ve Resne, Türk ve Müslüman nüfusa sahip olmakla birlikte Bulgar ve Arnavut çetelerinin en fazla faaliyet gösterdiği yerler arasındaydı. 1908 inkılâbından önce ilk isyanı düzenleyen ve 1897 Yunan Muharebesi’ndeki cesaretiyle tanınan Resneli Niyazi Bey’in İttihat Terakki’nin oluşumu sırasında Enver Paşa tarafından cemiyete kaydı yapılmıştı. Cemiyet Resne’de sevilmesi ve etkili olacağı düşüncesiyle onu desteklemiş ve kendisinin Resne Kumandanlığına tayini çıkartılmıştı. Niyazi Bey, Resne’ye tayin edilirken Eyüp Sabri Bey’in de Ohri’ye tayini çıkarılmıştı ki o da bölgesinde sevilen bir kişiydi. Niyazi Bey 1319 Makedonya Bulgar ihtilaline kadar Ohri’de askerî debboy görevindeydi. Niyazi Bey ve Eyüp Sabri Bey’in kendi memleketlerinde görev yapmaları İttihat Terakki ve memleket için büyük şanstı. Hem bölgelerini Bulgar çetelerinin zulmünden koruyacak hem de cemiyetin teşkilatlanmasına katkı sağlayacaklardı. Niyazi Bey çetelerle mücadeleye daha fazla önem verirken Eyüp Sabri Bey’in cemiyetin teşkilatlanmasına çalıştığı görülmüş ve bir süre sonra Ohri, Manastır Vilayeti’nde en güvenilir ve teşkilatlı bir merkez hâline gelmişti.[6]
Bölgedeki Osmanlı egemenliği 1912 yılında sona ermiştir. Bu son dönem idari yapılanmasında Ohri, Manastır Vilayeti sınırları içinde, Manastır Sancağı’na bağlı olmuştur.[




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Mustafa Çağdaş Karaoglan